394 research outputs found

    UYGARLIKLARIN SEMBOLİK DİLİNİN MİMARİDEKİ GÖRÜNÜMÜ

    Get PDF
    Yazı, insanlığın icat ettiği en güçlü sembolik dildir. Hiç kuşkusuz insan bu dili doğanın kendini semboller ardına gizlediğini gördüğünde ona öykünerek yaratmıştır. Sembolik anlatımda yazıyı takip eden bir diğer dil, mimari üsluptur. Bilhassa mabedler hem uygarlıkların şuur yapısı hakkında bilgi verir hem de kuşaklar ve toplumlar arası bilgi aktarımında hafızayı güçlü kılan bir belge niteliği taşır. Hafızadaki yerinden söz edilen şey tözdür; bütün insanlığın ortak kökeni olan töz! Birbirlerinin mirasçısı olan uygarlıkların mimarilerindeki üslup ile motiflerindeki biçim ve anlam benzerliği tıpkı farklılıkları gibi söz konusu ortak kökenden kaynaklanmaktadır. Kadim uygarlıkların kalıntılarında ekseriyetle karşılaşılan kozmik simgeler, onların evrene dair ulaştıkları bilgileri mimari aracılığıyla kayıt altına alıp nesiller ve kültürler arası sembolik iletişimi sürdürmelerinin yolu olmuştur. Yeryüzünde çok kısa bir süre kalan insan, ebediyetin varlığına olan inancını göğü temaşa ederek perçinlemiştir. Böylelikle ölümsüzlüğüne inandığı ruhunu göğe yükselterek tanrısallığa ermeyi arzular. Niyetini yanlışsız ifade edebilmek için evvela varlığa geldiği doğanın dilini çözmesi, ne söylendiğini anlaması ve karşılık vermesi gerekiyordu. Fakat doğrusal tarih anlayışının iddia ettiği gibi insanlık sürekli gelişen bir seyir izlememekte, bilakis zamanda helezonik bir seyir izleyerek tarihlenmektedir. Yükseliş ve çöküşler hatırlama ve unutma prensibine bağlıdır. Unutma, hem aynı kuşağın insanları arasında hem de farklı kuşaklar arasında iletişim dilinin kopması anlamına gelmektedir. Bir zamanlar göğü yeryüzüne yansıtıp kemale ermeye çabalayan uygarlıklar, bugün gelinen son aşamada göğe çıkarak oradan yeryüzüne hükmetmeye çalışmaktadır. Medeniyetlere dair her iki uçtaki pek çok emareyi toprağında barındıran Anadolu coğrafyasında, şehirlerin karakterinin şekillenmesinde önemli rol oynayan mimari, hafızanın yönlendiriciliğinde toplumların şuur yapısının nasıl şekillendiği ve birbirleriyle etkileşime girdiği hususunda esaslı örnekler sunmaktadır

    Resection of the liver for colorectal carcinoma metastases - A multi-institutional study of long-term survivors

    Get PDF
    In this review of a collected series of patients undergoing hepatic resection for colorectal metastases, 100 patients were found to have survived greater than five years from the time of resection. Of these 100 long-term survivors, 71 remain disease-free through the last follow-up, 19 recurred prior to five years, and ten recurred after five years. Patient characteristics that may have contributed to survival were examined. Procedures performed included five trisegmentectomies, 32 lobectomies, 16 left lateral segmentectomies, and 45 wedge resections. The margin of resection was recorded in 27 patients, one of whom had a positive margin, nine of whom had a less than or equal to 1-cm margin, and 17 of whom had a greater than 1-cm margin. Eighty-one patients had a solitary metastasis to the liver, 11 patients had two metastases, one patient had three metastases, and four patients had four metastases. Thirty patients had Stage C primary carcinoma, 40 had Stage B primary carcinoma, and one had Stage A primarycarcinoma. The disease-free interval from the time of colon resection to the time of liver resection was less than one year in 65 patients, and greater than one year in 34 patients. Three patients had bilobar metastases. Four of the patients had extrahepatic disease resected simultaneously with the liver resection. Though several contraindications to hepatic resection have been proposed in the past, five-year survival has been found in patients with extrahepatic disease resected simultaneously, patients with bilobar metastases, patients with multiple metastases, and patients with positive margins. Five-year disease-free survivors are also present in each of these subsets. It is concluded that five-year survival is possible in the presence of reported contraindications to resection, and therefore that the decision to resect the liver must be individualized. © 1988 American Society of Colon and Rectal Surgeons

    Ondersteuning door verder te kijken: Toekomstnota

    Get PDF

    Şehrin Kayıp Belleği: Her Şeyin Müzesi

    Get PDF
    Zamanı tarihlendiren temel ilke hafızadır. Kültürel mekan şekillendirilirken, geçmişin nasıl bilineceğine ve geleceğin nasıl olacağına karar veren anlayış, şehirlerin belleğini kendi hafıza ve bilgisi doğrultusunda biçimlendirir. Farklı tarihlerde ve fakat aynı yeryüzünde birbiri üstüne kurularak varlık kazanan uygarlıklar, geçmişten arta kalanlarla palimpsest kültürler inşa ederler. Bu kalıntılar geçmişin bilgisini verdiği gibi geleceğin tasarlanmasında itici güç olur. Toplumlarda ilk olarak akademik iklime bütünleşik bir biçimde inşa edilen ve doğal-kültürel varlıkların şehirdeki haznedarlığını yapan müzeler, adlarını ilham perisinden -muse- alır. Bulundukları anda ve yerde geçmiş ile gelecek arasında iletişime/etkileşime olanak veren müzeler, tarihsel süreçte, toplumların nesnelere yükledikleri anlamların değişmesi ve başka kültür nesnelerinin müzelerde yer alabileceği anlayışının ortaya çıkmasıyla işlevsel değişikliğe uğramıştır. Topraktan çıkarılan her şeyin müzelerde sergilenmesi gerekli görüldüğü gibi sanat eseri olarak nitelendirilen her şeyin de müzesi olabileceği anlayışı, bugünün toplumlarının değer algısı hakkında bilgi vermektedir. Medeniyetlerin inşasında hem bilgi hem de ilham kaynağı olan müzeler, farklı tanımlarla içi boşaltıldığı için artık esin kaynağı olmaktan ziyade belleğini yitirmiş şehirlerde, baktığını göremeyen gezginler tarafından ziyaret edilip fotoğraflanmayı beklemektedir

    Cultures and Antibiogram Results in Chronic Otitis Resistant to Treatment in Edirne

    Get PDF
    Aim:The aim of this study was to determine the causative pathogens and the antibiotics to which they are susceptible in order to plan effective treatment in patients with chronic otitis resistant to treatment.Materials and Methods:A total of 465 patients with chronic otitis who were admitted to the otorhinolaryngology clinic of Keşan Hospital (Edirne) after receiving treatment in at least one different epicenter between April 2013 – July 2018 were included in this study. Patients with predisposing factors (allergy, cleft lip and palate, immune suppression), diffuse polyposis in the middle ear, or cholesteatoma were excluded from the study. Physical examination and culture and antibiogram results were evaluated.Results:211 (45.4%) of the patients were female and 254 (54.6%) were male. The mean age of the participants was 49.7 ± 17.3 years. The most frequently isolated bacteria were the Pseudomonas genus in 36.6% (n = 170) of patients. The second most common bacterial genus was Staphylococcus, found in 23.4% (n = 109) of patients. Pseudomonas bacteria were most susceptible to Ceftazidime (97.6%), Ciprofloxacin (93.5%) and Gentamycin (92.4%).Conclusion:Pseudomonas was the most commonly isolated bacterial genus. Accurate detection of the causative microorganism and determination of antibiotic susceptibility will contribute to the prevention of both complications and development of new infection by enabling the selection of correct antibiotics for treatment

    Kentten dünyaya yayılan bilim ve sanat: Amasya Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi’nin hikâyesi

    Get PDF
    Tarihte ilk olarak darüşşifa ve medrese olarak varlık gösterip takip eden yıllarda çeşitli amaçlarla kullanılan, daha sonra yoluna müze olarak devam eden Amasya Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi’nin hikâyesi, aynı zamanda kentteki kültürel dokunun oluşum safhalarının bilgisini vermektedir. Müzeye adının verildiği Şerefeddin Sabuncuoğlu, hekim ve müderrisliğine bilimin kendi ikliminde sınırlı kalmaması için farmakolojik çalışmalarının yer aldığı ve Türkçe kaleme aldığı eserlerini eklemiştir. Akrâbâzîn Tercümesi, Doğu'da ve Batı'da dört yüz yıl klasik olarak kabul edilen Cerrahiyyetü'l-Haniyye ve Mücerreb-nâme bilinen temel eserleridir. Bu eserlerin, sahadaki çalışmalara halef-selef olmalarının yanı sıra anlatımlarında kullanılan minyatür tekniğiyle de sanatsal boyutları ortaya konmuştur. Sesin titreşiminin iyileştirici etkisinin keşfedilmesiyle birlikte musikinin tedavi yöntemi olarak kullanılması, minyatür gibi müziğin de sanatsal işlevinin tıpta yer almasını sağlamıştır. Bir yapı içerisinde gerçekleşen bu hikâye, yönetsel yapının mihmandarlığında kentten ülkenin pek çok yerine bilimi ve sanatıyla yayılmıştır. Mekânın bu bileşenleriyle birlikte vücut bulmasını olanaklı kılanın yönetim mekanizması olduğu öne sürülebilir. Hatta bir adım daha öteye giderek, karar verici olmanın, potansiyeli reele taşıma erkini elinde tutma anlamına geldiği de söylenebilir. Bu nedenle, bilim insanlarının sanatla estetik görünüm kazandırdıkları çalışmalarını hayata geçirme fırsatı buldukları mekânı yönetim anlayışı dâhilinde vurgulamak, uygarlıklara dair yaratıcı pek çok nüveyi bünyesinde taşıyan bu yapıya bütünsel paradigmadan bakılmasına olanak tanıyacaktır

    Scoping review: quality of life of siblings of children who are deaf and hard of hearing, have a vision or motor impairment

    Get PDF
    This study identified the current state of knowledge about the Quality of Life (QoL) of siblings of children who are deaf and hard of hearing (DHH), have a vision impairment (VI) or motor impairment (MI). Additionally, factors associated with individual variation in QoL were examined. A scoping review was performed using PsycInfo, ERIC, Web of Science, and CINAHL. Empirical studies with siblings (age 0-18 years) of children who are DHH, have a VI or MI that investigate the QoL of siblings were included. A total of 1746 studies were identified of which 11 met the inclusion criteria. The results showed that QoL has different interpretations and various measurement tools are used. The findings showed both positive and negative outcomes for the QoL of siblings. For example, family cohesion was found as a positive consequence. A negative consequence could be a higher score on problem behavior. Personal and parental characteristics such as age and parental availability were two main factors related to individual variation in QoL. Insight in the factors related to individual variation may help researchers to consider the research perspective. In addition, healthcare providers can use the information to be either aware or intervene on specific factors that are related to the QoL of the children who are DHH, have a VI or MI and their siblings
    corecore